Aile Platformu Basın Açıklamasına UYSAD’da
katıldı
Tüm Türkiye’de kurulan Aile
platformu üyesi olan, UYSAD (uluslararası yazarlar, sanatçılar, araştırmacı
gazeteciler derneği) de Türkiye’de bugün yapılan olan ortak basın açıklamasına
katıldı.
Türkiye’nin birçok vilayetinde
yapılan ortak basın açıklamasını UYSAD Şanlıurfa’daki dernek binasında başkan Sıtkı
ALOĞLU bizzat yaptı.
BASINA, KAMUOYUNA ACİL! #ÖnceÂİLE ÇAĞRISI
ÂİLENİN, DEVLETİN GELECEĞİ
TEHLİKEDE! GELECEĞİMİZ İÇİN;#ÖnceÂİLE'yi ATEŞTEN KORU ÇAĞRISI
ÂİLE MESELESİ sadece
Türkiye'nin değil tüm İNSANLIĞIN SORUNUDUR
ÂİLEYİ YOKETME KÜRESEL
SAVAŞINA KARŞI ELBİRLİĞİ İLE DUR DİYELİM
İyiler seyirci kaldıkça
Kötüler Kazanmaya Devam Edecek. Karanlığa küfretmeyi bırak Kalk Birr mum da SEN
yak
NAMUSLULAR DA EN AZ
NAMUSSUZLAR KADAR CESUR OLURSA ÂİLEMİZ DEVLETİMİZ GELECEĞİMİZ KURTULUR
ÂİLEYİ YIKAN KANUNLAR KALKSIN
AilePlatformu.net
AileHaklari.org CocukHaklari.org iYiLiK.org.TR Dünya Çocuk Hakları Derneği
AİLE Çalıştaylarının
kendimize, âilelerimize, memleketimize, bölgemize, ülkemize ve tüm insanlığa
hayırlı sonuçlar getirmesini temenni ediyoruz
Önümüzde 31 Mart 2019 Mahalli
Seçimlerine iki aydan az bir süre var. Bu süre içinde partiler hazırlıklarını
yapacak ve halkın önüne çıkacak. Her seçimde olduğu gibi bu seçimde de sivil
toplumun taleplerini/şartlarını siyasi topluma iletme görevi STK'lara, DKÖ'lere
kanaat önderlerine, âlimlere, aydın, entelektüel, akademisyen, muallim, imam,
muhtar, esnaf, iş insanı, aktivistlere, gazetecilere, yazarlara yani ÖNDERLERE
düşüyor.
Oy için meydana çıkacak bütün
siyasilere ve liderlere ülkemizde aile kurumu sos veriyor, aileyi çözülme/bitme
noktasına getiren politikalara son verilmesi için çağrıda bulunulması kritik
bir önem taşıyor.
Böylesi bir çağrıda bulunmak,
tarihi bir sorumluluktur. Bu sorumluluğu yerine getirmediğimiz takdirde, çoluk
çocuğumuza/gelecek nesillere söyleyecek hiç bir mazeretimiz kalmayacaktır.
Aile; evimizdeki “melek ”in sığınağı,
cennetin giriş kapısı, yarınlarımızın sigortasıdır. Vatanını anası sayan,
cenneti anaların ayaklarının altına seren, en büyük acısını evlat acısı sayan,
zenginliği “altıntop” a yani evlat sahibi olmaya bağlayan, babasını kaleye
benzeten bir medeniyetin çocuklarıyız. Bu medeniyetin değerlerinin, neoliberal
uygulamalar sebebiyle zaman geçtikçe dejenere olduğuna hep beraber üzülerek
şahit olmaktayız.
Bugün yürürlükte olan kanunlar imzalanan
uluslararası sözleşmeler, uygulanan ulusal eylem planları değiştirilmediği
takdirde; Türkiye, toplumun temel yapı taşı olan ailesini kaybedecektir.
Bunun yaratacağı faciaları
anlatmak kapsamlı bir kitabın konusu olacak kadar derin ve büyüktür. Kaldı ki,
şu anda aile müessesesine yapılan emperyalist/sömürü kaynaklı operasyonlar
sebebiyle bu aile kurumu zaten uçurumun eşiğine gelmiş durumdadır Ailenin
çözülmesi/boşanmaların artması sebebiyle Türkiye'nin yaşadığı ahlaki kriz
dramatik boyutlardadır. Eğer, REİS Recep Tayyib ERDOĞAN ve emrindeki yetkililer
bu felakete son verecek önlemleri almazlar ise millet de aile felaketlerine dur
diyemez ise, açıkça söylüyoruz ki, Türkiye "yumuşak terörün"
pençelerinde can çekişecek ve eski Türkiye'yi mumla arar hale gelecektir. Bir
felaket senaryosu çizmiyoruz. Olan, olmaya devam eden ve bundan sonra çok
trajik hale gelecek olan bir süreçten bahsediyoruz.
Öncelikle kısaca içinde bulunduğumuz durumu
özetleyelim. Türkiye’de son 15 yılda, 9milyon 620bin çift evlenmiş, 1 milyon
789 bin 440 çift boşanmıştır. Son yıllar dikkate alındığında bugün her 5
evlilikten biri boşanmayla sonuçlanmaktadır. Resmi istatistikler için;
AileAkademisi.org AilePlatformu.net
Çocuklarımız aile ortamından
uzak bir şekilde büyümektedir. Bilgisayar, televizyon, akıllı telefon,
tabletler, kültür-sanat ürünleri ve online oyunlardan gelen milyonlarca erotik
materyalin karşısında savunmasız bulunmaktadır. Ünlü Psikolog Philip Zimbardo
bugün itibariyle internette 246 milyon porno site olduğunu söylemektedir. Bunun
sonucu olarak cinsellik yaşı, uyuşturucu kullanma yaşı, şiddet uygulama/görme
yaşı ve istismar etme ve istismar görme yaşı hızla düşmektedir.
Dünyanın her yerinde yapılan araştırmaların ortaya koyduğu gerçek şudur:
Boşanmaların arttığı, ailenin çözüldüğü bir ülkede adli suçlar ve psikolojik
sorunlar kaçınılmaz olarak artmaktadır. Francis Fukuyama (2009) aile kurumunun
çözülmesiyle suç oranlarındaki artış arasındaki ilişkiyi gösteren bol miktarda
kanıt olduğunu söylemektedir.
Bu tablonun oluşmasının
şüphesiz pek çok sebebi vardır. Ancak bu sebeplerin başında hükümetin
uyguladığı toplumsal cinsiyet eşitliği politikaları gelmektedir. Bu politikalar
doğrultusunda imzalanan İstanbul Sözleşmesi ve bu sözleşmeye dayanarak
çıkarılan 6284 sayılı kanun Türkiye'de aile kurumunu bitirme; çocuklarımızı haz
piyasasının sermayesi haline getirme, kadınlarımızı ve erkeklerimizi birbirine
düşman etme hedefini gütmektedir. Sözleşmenin imzalandığı 2011 ve kanunun
çıkarıldığı 2012 tarihinden itibaren sözünü ettiğimiz trajik tablonun ivmesi
artmıştır. Bugün ülkemizdeki aile ve kadın politikaları bir grup feministin
eline bırakılmış durumdadır. Bu duruma ilk itiraz etmesi gereken, kendisini
"muhafazakâr-dindar" olarak tanımlayan siyasetçi ve çevreler
olmalıdır. Hâlbuki dünyanın hiç bir yerinde görülmemiş bir biçimde kendini
"muhafazakâr-dindar" olarak tanımlayan bir parti, aileyi yok edecek
feminist politikalar yürütmektedir. Buna da bugüne kadar bir kaç küçük grup ve
kişi hariç hiç bir itiraz gelmemektedir.
AHLAKSIZLIKLARA KARŞI ÜÇ
MAYMUNLUK BELHÜMADALLIKTIR ÂİLENİN, TÜRKİYENİN, İNSANLIĞIN GELECEĞİ TEHLİKEDE
Öncelikle şu tespiti açıklıkla
yapabiliriz: Türkiye halkı Batı'nın bütün kültürel/bilimsel operasyonlarına
açık bir ülkedir. Dahası, Türkiye'de siyasal ve kültürel elit (çok az bir kesim
hariç) hemen hiç bir gelişmeyle yeterince ilgilenmemekte, bu operasyonlara
karşı halkı bilgilendirmemekte, bu operasyonlara karşı direnmemektedir.
Cemaatlerin ve hoca efendilerin durumu ise çok daha vahim.
15 TEMMUZDA
BAŞARAMADIKLARI İŞGALİ AİLEYİ YOK EDEREK YAPACAKLAR
Özellikle, "kadın hakları",
"çocuk hakları", "insan hakları", "hayvan
hakları" "cinsiyet eşitliği" gibi kavramlara dayanan
"hukuk" eliyle ülke insanı formatlanmaktadır. Tanzimat ve Islahat
Fermanı'yla başlayan "hukuki" metinlerle Türkiye'yi dizayn etme
süreci bugün TMK ve TCK'daki değişiklikler, İstanbul Sözleşmesi, 6284 Sayılı
Kanun, Hayvanları Koruma Kanunu, Cinsel İstismar Yasa Tasarısı gibi hukuki
metinlerle devam ediyor.
Bu kanunlar ve sözleşmeler
sonucunda Türkiye'nin geldiği durumu bir kaç maddeyle özetleyebiliriz:
1. Aile dağıtılıyor. Kadın
kocasından, koca çocuğundan ayrıştırılıyor. Kısa bir süre sonra çocuk da
annesinden ayrıştırılacaktır. Aile kamu denetimine açıldığı gibi, çocuğun
kamulaştırılması da söz konusu olacaktır. 6284 Sayılı Kanun tamamen ailenin yok
edilmesi amacına yönelik hazırlanmıştır.
2. İnsan ve hayvanın
ontolojik olarak eşitlendiği bir düzen kuruluyor.
3. Cinsellik yaşı düşüyor ve
çocuklar LGBT kurumlar tarafından "ayrımcılık yapmama, nefret söylemine
karşı bilinçlendirme, toplumsal cinsiyet eşitliği hakkında bilgilendirme"
bahanesiyle eşcinselleştiriliyor.
Örneğin, 2005'te kurulan Türkiye'nin ilk
eşcinsel derneği KAOS GL iki aylık bir dergi de yayınlıyor. 1994'ten beri çıkan
derginin Mayıs 2017 sayısı "çocuk" temasına ayrıldı. Ayrıca dernek
2014 yılında "LGBT Çocuklar İçin Ne Yapmalı? LGBT Çocuklar İle Çalışan
Öğretmenler İçin Kılavuz Kitabı"’nda;
Çalışmada "Okullarda
LGBT Öğrenciler ve Aileleri İle Çalışmada Dikkat Edilmesi Gereken
Noktalar" başlıklı bölüm öğrencileri iki farklı grup altında ele alıyor:
"Ergenler" ve "Küçük Yaştaki Çocuklar". Küçük yaştaki LGBT
çocukların aileleriyle iletişimde şunlara dikkat edilmesi isteniyor:
"Öncelikli olarak aileyi doğru
bilgilendirmek gerekir. LGBT kişiler ile ilgili bilimsel ve yönlendirici
olmayan bilgiler verilmemesine dikkat edilmelidir. Ailenin hemen kabullenmesini
beklememek gereklidir. Bu süreç içerisinde aileye sürekli destek verilmelidir.
Ailenin şiddet uygulamasını, dışlamasını engelleyici çalışmalar yapılmalıdır.
Bu çalışmaların, ailenin, çocuğu kabullenmesi ve korumaya başlamasını sağlamaya
dönük bir şekilde yürütülmesi gereklidir."
4. Ülkemizde çocuklar manken
olarak kullanılıyor ve çocuk mankenlerin kullanıldığı defileler yapılıyor.
Bunun için Mücahit Gültekin'in İstanbul Kids Fashion ve Yapısal İstismarın
Görünmez Kılınışı yazısına bakabilirsiniz.
5. Eşcinsellik, Anayasanın da
üstünde yer alan uluslararası sözleşmelerle legal güvence altına alındı. 2011
yılında imzalanan İstanbul Sözleşmesi'nin 4. maddesi bu güvenceyi vermektedir.
6. 6284 Sayılı Kanun kadının
kocası hakkındaki şikâyetini "delilsiz, belgesiz" doğru kabul
etmektedir. Kanun bu yönüyle hukukun evrensel ilkesi olan "masumiyet
karinesini" hiçe saymaktadır. Bunun sonucunda her yıl yaklaşık 120-130 bin
baba evinden uzaklaştırılmaktadır. İlginç olan şey, kadın şikâyetinden vazgeçse
bile devlet arabulucu bile kabul etmemekte, süreç kamu davasına
dönüştürülmektedir. Kadının beyanının esas alınması, pek çok kocanın iftiraya
uğramasına da sebep oluyor.
7. TCK'da 2004'te yapılan
değişikliklerle, TCK'dan "edep", "ahlak", "ırz",
"namus" gibi kavramlar çıkarılmış ve asıl önemlisi "evlilik içi
tecavüz" kavramı getirilmiştir. Bunun sonucunda genç yaşta evlenen babalar
devlet tarafından tecavüz suçuyla tutuklanmakta ve 10-15 yıl gibi cezalara
çarptırılmaktadır. Dahası, bu kişiler gerçek tecavüzcülerle aynı koğuşa
konulmaktadır. Adalet Bakanlığı'ndan elde edilen bilgilere göre 4 bin kocanın
"karısına tecavüz" suçundan hükümlü bulunduğu belirtilmektedir. Bu rakamın
çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor. Bu genç evlilik mağdurlarının 9000
çocuğu yetim!
8. 1988 yılında yapılan bir
değişiklikle "süresiz nafaka" uygulaması getirildi. Buna göre koca
eşiyle bir gün bile evli kalsa ömür boyu nafaka ödemek zorunda kalıyor.
İnsanlık suçu çocuk haczi zulmü var
9. 2015 yılında
üniversitelerde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği dersi zorunlu hale getirildi.
10. Milli Eğitim Bakanlığı
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ‘ne uyumlu bir şekilde yeniden yapılandırılmaya
başlandı. Ders kitapları elden geçirildi. Milli Eğitim Bakanlığı, 2016 yılında,
Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Duyarlı Okul Standartları El Kitabı'nı yayınladı.
11. 2009 yılında Adalet
Bakanlığı ile imzalanan protokolle 326 Aile Mahkemesi Hâkimi ve Cumhuriyet
Savcısına toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi verilmiştir. 2010 yılında Diyanet'ten Sorumlu Devlet
Bakanlığı ile imzalanan protokolle 17 bin din görevlisine toplumsal cinsiyet
eşitliği eğitimi verilmiş, 100 bin diyanet personeline de bu eğitimin verilmesi
planlanmıştır. Bunun dışında 2006 yılında 71 bin polise eğitim verilmiştir.
12. AB tarafından fonlanan
dernekler tarafından Türkiye'nin dört bir yanında yüzbinlerce kişiye toplumsal
cinsiyet eşitliği, cinsel yönelim vb. eğitimler verilmiş ve verilmeye devam
etmektedir.
13. Toplumsal cinsiyet
eşitliği ve eşcinsellik konusunda AK Parti, MHP, CHP ve HDP arasında bir
farklılık görünmemektedir. Bu konular, ilginç bir şekilde, Meclis'te hiç
tartışma konusu olmamaktadır.
Türkiye bugün itibariyle Harari'nin
deyimiyle "biyolojik hackleme"nin hedefinde olan bir ülke. Daha
radikal değişimler için Türkiye'de gerekli olan hukuki yapı ve kültürel temel
oluşturuldu, oluşturuluyor.
Türkiye'de kısa süreli ranta
konsantre olmuş politik düzey, insanın yeniden biçimlendirildiği bu yeni sürece
yataklık yapmaktan başka bir şey yapmıyor.
Meclis'teki partilerin hiç
biri, milli ya da manevi değerlere dayanan hiç bir uygulamayı hayata geçirmeye
cesaret edemiyor. Bu konuda atılacak en küçük adım, "özgürlük",
"homofobi", "ayrımcılık" gibi sopalarla etkisiz hale
getiriliyor.
AK Parti'nin oportünist tutumu, yukarıda
saydığımız bütün gelişmelere hem siyasi/hukuki meşruiyet kazandırıyor, hem de
dindar muhafaza/kâr kitlenin eleştiri/tepki kabiliyeti öldürülüyor. Önce Aile
Platformu’nun Önce Aileyi Koru deklarasyonuna imza verenler olarak acil ve
öncelikli taleplerimiz;
Aileyi Yok etme küresel
savaşına karşı başta siyasiler ve hemen sonrasında ise, aydınlar, âlimler,
STK'lar ve bütün bir millet olarak hepimiz sorumluyuz.
Türkiye için işlemeye devam
eden felaket tablosunun durdurulması için güçlü bir iradeye ihtiyaç var. Bunun
için takipte olmalıyız. Şöyle özetleyebiliriz:
1.Türkiye AB üyeliği
sevdasından vazgeçmelidir. Uyum yasaları adı altında Türkiye halkının Batılı
modelde yeniden inşa edilmesi açık bir ihanettir. "AB uyum süreci"
temelinde imzalanmış, özellikle insana, topluma kültüre aykırı ve fıtrata
aykırı başta toplumsal cinsiyet eşitliği olmak üzere Aileyi yıkan bütün yasalar
ve sözleşmeler acilen feshedilmelidir. CEDAW, İstanbul Sözleşmesi ve 6284
Sayılı kanun iptal edilmelidir.
2.İnsanlık ayıbı Çocuk Haczi
ve süresiz nafaka çözülecek sözünden 200 gün geçti hâlâ zulüm kalkmadı. EYS Ebeveyn Yabancılaştırma Sendromu suç
olmalıdır. Velayet babaya verilmeli olmazsa velayet ortak adil eşit olmalıdır.
Nafaka ve mal rejimi kalkmalı veya süreli hale olmalıdır ve hiçbir taraf mağdur
edilmemeli.
3. Üniversitelerdeki ve tüm
okullardaki kurslardaki eğitim Batılı kültürel kalıpların dayatmasından
kurtulmalıdır. Özellikle sosyal bilimler, bu bağlamda çok ciddi bir filtreden
geçirilmelidir. RTÜK, BTK, İçişleri, adalet ve ticaret bakanlıkları vb.
kurumlar ahlaksızlık reklamlarına ceza vermelidir.
4.Toplumsal cinsiyet
eşitliği, çocuk hakları, hayvan hakları gibi adlar altında yapılanan kurumlar
takip altına alınmalı, yurt dışı bağlantıları araştırılmalıdır.
5.İnsanlık ve aile düşmanı ahlaksız LGBT vb.
tüm örgütler acilen kapatılmalıdır. Bu kurumların pedofilik eylemlerle
cinayetlerle ilişkileri incelenmelidir.
6.Türkiye'de siyasal
partiler, STK'lar cemaatler en azından Batı tahakkümünden kurtulmak gibi ortak
bir payda üzerinde hareket etmelidir. İçerideki hiç bir tartışmanın bundan daha
hayati olmadığına ilişkin toplumsal bir bilinç var edilmelidir. Bu adımları atarken
karşılaşacağımız hiç bir bedelden çekinmemeliyiz. Zira baskılardan vb. cahiliye
kanunlarından korkmanın bedeli, benliğini/kimliğini ailesini/vatanını tamamen
kaybetmektir ve Batı tarafından hacklenmek olacaktır. Ailesini koruyamayan
vatanını nasıl koruyacak... Zulme karşı sessizlik ve üç maymunluk ateştir ve
helâk sebebidir.
O Ateş bizi ailemizi,
ülkemizi geleceğimizi tüm insanlığı yakar. Anayasalar, kanunlar ALLAHIN
SÜNNETİNE aykırı olursa zulümlerden kurtulamayız.
İstanbul 7-8 MART ve 14-15 Mayıs
#ÂileZirvesi
AilePlatformu.net AileHaklari.org CocukHaklari.org MagdurHaklari.org
[email protected] 0532 203 3274 0532 703 61 15
Aileyi yok etme küresel
AHLAKSIZLIK savaşına karşı; #ÖnceAileyiKoru davamıza verdiğiniz destek için
size ve ailenize dua ederiz @OnceAile
AilePlatformu.org olarak
Şiarımız: Namuslular da en az namussuzlar kadar cesur olmalı!
Şiddetle mücadele günü
çerçevesinde yapılan etkinlikte şiddetin cinsiyeti olmaz şiddetin her türlüsüne
hayır diyor şiddeti cinnet ve cinayetleri önlemek için
AİLEYİ YIKAN YASALAR KALKSIN